Perşembe, Temmuz 30, 2009




Çarşamba günü itibariyle ;kafamı pek meşgul hayatımı da son derece boş ve uçurum kenarında kılan istihdama dahil olabilme çabalarımın 3. aşamasını da atlatmış bulunuyorum.Klasik , diken üstünde bir mülakattan çok, karşımda oturan pek yakışıklı İK sorumlusuyla karşılıklı 1.5 saat bol kahkahalı bir sohbet gibiydi. İş yaşamında hayran olduğum 3 kadından 2 ‘si olan Güler Sabancı ve Arzuhan Doğan Yalçındağ’ dan,perakende sektöründe Türkiye genelinde marka dağılımından,ömrümün törpüsü şehirden,global ekonomik krizden,geçmişten ,gelecekten dem vurduk ve cidden çok güldük.

Döndür çevir tekrar aynısını sor ,kafasını karıştır,bakalım düşecek mi tarzı, çapraz sorularla beni yaylım ateşi altına alan,kişiliğimin envanter,muhasebe ve bilumum defter kayıtlarını tutmaya çalışan test sonucumda olumluysa ,4. hendeğe erişmiş bulunacağım.Sırası gelmişken çaresiz ,söylenecek söz bulunamayan zamanların kelimelerini sıralayabilirim şimdi;hayırlısı,kader,kısmet,nasip etc….

Artık hayatımın sonuna kadar bulaşık,ütü,ev işi,yemek vb. ev ve kadını ortak bir kümede kesiştiren hiçbir eylemi gerçekleştirmek istemiyorum.Radyoları yada yerel TV kanallarını arayıp canlı yayına katılan, Türk kızlarının icat ettiği yeni bir meslek dalı olan housegirl olma durumu fena boğdu beni.

Önceden yaptığımda ekstra bir durum olduğu için beğenilerini ,teşekkürlerle dile getiren aile bireyleri,şimdi birgün bir şeyi aksatsam surat asar hale geldiler.Bu zorunlu hissetme durumu da beni her zaman büyük bir zevkle yaptığım yemekler ve hazırladığım sofralardan koşar adım uzaklaşır hale getirdi.Ömrümün sonuna kadar reddediyorum ev ve kadın işleri kesişim kümesinin kapsamına girmeyi ….

Öyle bir zaman dilimi ki şu an yaşadığım hayatımdan her an çalıyor ama bana hiçbir şey katmıyor.Kapı eşiğinde durmak,arada kalmak,ait olmamak,hiçbir odada bulunmamak gibi….Araf işte bu;Ucu ve sonu bilinemeyen bekleme,duraklama ,dinlendirmeyen bir nadas dönemi….

Çok şey vardı aklımda aslında yazacak ,günlerdir ne çok şey oluyor güzel ülkemde…Ama benim aklım bir karış havada ,toparlayamıyorum cümleleri.3 G,Urumçi Türkleri,torunu yaşında kızla evlenen iş adamı,Kürt açılımı,domuz gribi söylentili Devlet bakanı,Mersin’de üst üste 2 kaza,Adli tıp skandalı…

Yaşasın Dumansız Hava Sahası : Bu iktidarın, beni mutlu kılan tek faaliyeti.Evet farkındayım ,belki çok adil değil,özgürlük kısıtlayıcı tamamen IV.Murat zihniyetiyle yapılmış gibi…Ama mutluyum ,hayatı boyunca her zaman sigaradan nefret etmiş,5 yaşından itibaren annesinin sigara paketlerini balkondan aşağı atmış,sigaralarını kırmış,annesi sigarayı yakar yakmaz yaygarayı basmış,ciyaklaması ve azmiyle annesini pes ettirmiş,kardeşini de eninde sonunda içmeyenlere dahil etmeye kararlı biri olarak ,çok mutluyum bu dumansız hava sahası olayından…

Akciğerleri sadece dışarıdan aldığı kadarıyla sigara dumanına maruz kalmış,en sevdiği teyzesi yanında ,sigarasını yaktığı an tayy-i mekan eden,sigara kokusuna tahammül edemeyen,asla ve asla sigara içen bir sevgili istemeyen ben ;yeryüzünde ki 25 yıllık varlığım süresince,ilk defa bir yasağa sırf adı yasak olduğu için uyuz olmamış,can-ı gönülden desteklemiş bulunmaktayım…

Son 2 hafta sonumun birini Ankara’da,birini de yaylada geçirdim.Beni her zaman çok bunaltan Ankara bu kez bana çok iyi geldi.Uzun zamandır görülmeyenler,on-line tanışılanlar ama hiç görülmemişler ve yeni insanlar….Efes Pilsen’de staj yapmak ve bira sevmemek tezatlığını bünyemde barındırmama rağmen,2 gün içinde fazlasıyla bira tüketmiş ,hatta 2. akşam bira üstü votkayla süper bir uyku çekmiş,bu kendinde olmama durumundan çoooookta keyif almış, en kısa zamanda, uygun ortam ve uygun kalabalık dahilinde tekrarlamayı planlamaktayım.

Hiç yorum yok: