Pazartesi, Temmuz 13, 2009

dinime küfreden müslüman olsa...



Geçen cumartesi benim için çok önemli bir sınava girmiştim.Ve sorulardan biri şuydu; “harika çocuklar yasası” çıkarılarak ,dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından devlet bursuyla yurtdışına müzik eğitimi almak için gönderilen ünlü piyanist kimdir?
Harika çocuklar,bugün 2 kadın.Biri piyano çalıyor,biri de keman.İdil Biret ve Suna Kan.

Ve 12 Temmuz 2009.İdil Biret konseriyle ilgili haberle şok oldum.Bu kadar başarılı,değerli,Türkiye’yi dünyaya tanıtmış,yetenekli ve yıllar önce ,Türkiye Cumhuriyet’i yeni kurulduğu zamanlarda devlet erkanının fark edebildiği ve destek olduğu gerçek bir sanatçıya,bugün 2009 Türkiye’sinde konserleri basılarak,ilginç propogandalar yapılarak,suçlamalara hedef gösterilerek,teşekkür ediliyordu.Mukaddes avlusunda şarap küstahlığı olarak adlandırılmıştı , konuklara ikram edilen şarap ve konser.

Kendi düşüncesi dışında her şeye muhalefet olmak değil midir asıl küstahlık,kendi doğrularını baskıyla,zor kullanarak uygulatmaya ,kabul ettirmeye çalışmak,insanların seçimlerine ,yaşamlarına hoşgörüsüz olmak.Bütün dinlerin temelinde,hoşgörü ve sevgi yok mudur?İnsanın tanrıya karşı sorumluluğu sadece kendine ait ,ibadet tanrıyla kul arasında değil midir? Bir insanın canını yakmak, özellikle de canını almak affedilmeyecek en büyük günah değil midir?Din bir gerginlik,kavga aracı mıdır istenildiği an kullanılması gereken?

İnsan olan,beyni,kalbi,vicdanı olan hiç kimse ırk,din,millet ayırt etmeden insan yada hayvan başka bir canlının acı çekmesine,ölmesine,üzülmesine dayanamaz.Bu Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri içinde,Afrikalı,Iraklı,Ermeni,Filistinli,Çinli,Rus,Gürcü,Uzaylı yada Dünyalı farketmeksizin insan olan yada nefes alan herşey için geçerlidir.

Asıl mantık dışı ve bir o kadar da trajikomik olan,bu tepkiyi gösterenler, insanlıktan bihaber ,elini vicdanına koymamış, Sivas’ta kendi milletinden insanları diri diri yakmış, Kahramanmaraş’ta ,daha yakın zamanda Malatya’da insanları katletmiş ve Türk tarihine bu kanlı ,yüz kızartıcı olayları miras bırakmamışlar mıdır? Kendi tarihlerini kana bulamamışlar mıdır?

Bu zihniyete göre ,bir canlının katledilmemesi için adının,etnik kökenin, başında yada sonunda muhakkak Türk kelimesinin geçmesi mi gerekmektedir.Kılınan kaç namaz yada içilmeyen kaç kadeh şarap affettirir ,haddi olmadan,haksız yere alınan canların günahını?Bayrakların üzerinde namaz kılacak kadar dinini savunanların, Tanrı’nın verdiği canı Tanrı’dan başka hiç kimsenin almaya hakkı olmadığını bilmesi gerekmez mi?

Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüklüğü,gücü,kudreti ve tarihteki önemiyle övünmeyen hiç kimse yoktur bu topraklarda.Ama bu bazı hatalarımız olduğunu yada o mukaddes saraylar içinde dahi yanlış uygulamalar olduğunu göz ardı edebileceğimiz anlamına gelmez.Taht kavgaları,çarpık ilişkiler,entrikalar hayatımızın gerçeğidir.Her krallık, her ülke ve her iktidarın bunlarla muhakkak yüzyüze geldiği göz ardı edilemez.

Kurt dumanlı havayı seviyor işte… Kendi ideolojilerine bile ters düşen ,ortalık karıştırmak , huzursuzluk yaratmak dışında kendine bir amaç edinememiş ,dini ve Türklüğü, aykırılıklarına kılıf yapanlar; Türk’lüğün dünyadaki en iyi temsilcilerinden birini alkışlamaları gerekirken protesto etmişlerdir.Sürdürülebilir cehalet ve inadına sabit fikirlilik; her atılımın ve ilerlemenin önünde duran ,asla aşılmayacak dağlardır.

Amacı ;Fikri hür ,vicdanı hür ,başı dik bir millet yaratmak,hem yurtta ,hem cihanda barışı sağlamak olan ATAM’ın ,bu uğurda canlarını feda edenlerin kemikleri sızlıyor şimdi.

Bir kez gönül yıktınısa
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
“Yunus Emre”