Perşembe, Aralık 23, 2010

İhtiyar Heyeti


Kasım’da yazmışım bir,iki satır.Sonra bir duraklama dönemi.Bu dönemde beni merak eden,”Bilmem ki yanlış anlar mısın?” diye tereddüt ederek bana mail atan,hal hatır soran arkadaşlarıma öncelikle teşekkürü borç bilirim.Ben yanlış anlamam çünkü bende merak ediyorum takip ettiğim,okuduğum blog sahiplerinden ses çıkmayınca.

Son günlerde hastane,rapor işleri,resmi evraklar,kağıtlar içinde yüzüyorum.Pek karmaşık bir süreç,aynı zamanda da inanılmaz komik.En meşakkatli kısım ise bu heyet raporu denen meret.Zor olan kısmı muayene değil,bekleme kısmı.Zaten ortada muayene falan yok.144,5 TL’lik ücret,bölümler arası bol bol koşuşturmaca,sonunda heyetin karşısına çıkma şerefine nail olunuyor.Heyetteki doktor amca ve teyzeler L şeklinde bir masaya sıralanmışlar,öyle önlerinden geçiyorsun.Göz doktoru soruyor “Gözün kaç numara?” cevap veriyorsun,psikiyatrist soruyor “Var mı bir hastalığın?” “Yok” geçiyorsun,varsa bile yok de yine geçersin.Bende bana check-up gibi ayrıntılı birşey yapacaklar sanıyorum.Nerdeee?Öyle figüran gibi geçiyorsun birkez kameranın önünden,al sana heyet,al sana rapor.

Bu heyet raporu iş yerleri dışında, devletten yaşlılık, bakım parası,kendine bakamaz maaşı gibi birşey alabilmek içinde lazımmış ki ,ondanmış onca kalabalık.Sıra bekleme, imza bekleme, tahlil sonuçları bekleme süreçleri her şeyden uzun sürdüğünden herkeste bir kaynaşma, konuşma, hayat hikayesi anlatma, en çok da bu yaşlılık, hastalık bakım parası alabilme telaşından olsa gerek, hasta olduğunu birbirine kanıtlama çabası.”Vay ben kaç ameliyat geçirdim de”,”Dizlerim tutmuyor da”,”Evimiz kira da”,”Annemler de yiyip içiyoruz da”.Bu anlatılanların hepsi doğru da olabilir, ülkemizin ekonomik durumu, vatandaşlarına tanıdığı imkanlar zaten malum, fakat bana ters gelen insanların hayatlarını ifşa etme konusunda ki rahatlığı, herkeste bir acındırma, duygu sömürme telaşı.Yine sözü dilenci zihniyete getireceğim ama oraya hiç girmesem daha iyi.

Yağmurlu havanın etkisiyle üzeri ve etrafı brandayla çevrilmiş dar bir alanda o kadar çok insanız ki,herkes sinirli,işlemler değil; beklemek,zaman kaybı bezdirmiş hepimizi. Aramızda mimlenmiş bir genç var.Birkaç gündür gelenler onun huyunu,suyunu öğrenmişler.Sigarayı birinden isterse,çakmağı başkasından istiyormuş,”Ayağımda yara var”diyip beklemek istemeyen 42 yaşında bir adam var.Bu adamı şemsiyeyle dövmek isteyen terlikli teyze var,teyze bir yandan da kendine sinirleniyor bu havada akıl edememiş ayakkabı giymeyi,çorapları ıslanmış.Hem annesini ,hem anneannesini getirmiş bir adam var,ikisi içinde para alacaklarmış devletten.İclal Aydın’a benzeyen genç bir kadın var,kansermiş,3.safha,kocası garsonmuş.Bir yandan amcanın biri beni sorguya çekiyor sigara içiyor muyum diye.Sabahtan beri konuştuğu tüm hanımlardan ilk sigara içmeyen benmişim.Bütün hastalıkların başı sigaraymış.Bol sorgulu ,sohbetli bekliyoruz toplu halde.

Felaket tellalı, rapor uzmanı yurdum insanları,benden istenmemiş olduğu halde beni de telaşlandırdılar,”Aaaa sen ekg çektirmedin mi,bak o eksik olursa raporu alamazsın.Cık,cık,cık.”Ben raporu alamama korkusuyla üç ayrı görevliye gidip benim ekg çektirmem gerekiyor mu öğrendim ki,zaten benim için gerekli değilmiş.Hem ne ekg si ben henüz gencim diye söylendim bu hasta ve yaşlı insan grubuna.Kalbimde hiçbir şey yok, sapasağlam evelallah.

Onca hastalık hastası ,yakınan insanın arasına sağlam girsen , hasta çıkarsın zaten.

Rapor işi bitti,aldım.Hastane bana tahlil sonuçlarının özetini vermiş,daha sonra gidip onun da ayrıntısını aldım.Özelleştirmeyi pek tasvip etmeyen biri olarak , devlet kurumlarında sırf çalışanların sırtımızı devlete dayadık rahatlığı nedeniyle işlerin ne zor yürüdüğünü birkez daha anladım.Bu rapor için devlet hastanesine ödenen miktar bana fazla geldi.İnsanların devletten para koparma çabaları , bu uğurda bütün aile sırlarını ifşa etmeleri bana ilginç geldi.”Kol kırılır,yen içinde kalır”geçerliliğini tamamen yitirmiş artık.”Devletin malı deniz,yemeyen domuz “ruhumuza işliyor gün geçtikçe.

Bir daha heyet raporu mu?Umarım almak zorunda kalmam,umarım.