Pazartesi, Eylül 06, 2010

Deliler Teknesi ‘ nin Militan Olabilmek Yazısına Dair ;


Bu ara çok kafa yordum bu konuya.Anayasa Hukuku derslerini çok seven biri olarak 1961 - 1982 anayasasını ilgiyle çalıştım.Geçmişten hesap sormak değil ama geçmişi iyi analiz etmek ve geleceği ona göre şekillendirmeye , klasik söylemle hatalardan ders çıkarmaya çalışmak şart.Fakat !!! Görüş , duruş , saf , parti , eğilim , ideoloji ayırt etmeksizin , bir anayasa , tüm toplumu etkileyecek bir durum.Kendi mutfağınızda hazırlayıp bütün apartmana sunduğunuz bir yemek değil.Çünkü burada kişinin yememe , çöpe dökme hakkı yok.Bu , ömür boyunca yenecek bir yemek.Kolestrolü , kalp yada şeker hastalığı , tansiyon problemi olanlar olabilir.Sırf o yemeği  sevmediği için yemek istemeyenler olabilir.Ama burada seçme özgürlüğü maalesef yok .

Anayasa hukukçuların işi olmalıdır.Enine boyuna , tüm toplumun gözü önünde tartışılmalı , artıları eksileri iyice tartılmalıdır.Toplumun tamamını etkileyecek bir karar ; sadece iktidarın görüşüyle ve iktidarın mutfağında , tarifi gizlenerek , bu kadar acele verilmez.Sözde referandum , hem de 12 Eylül’de.ÖSS ve KPSS gibi bu vatan toprakları üzerinde yaşayan her bireyin kaderini belirleyen 2 önemli sınava, bu kadar şaibe karıştıktan sonra referandum sonucuna ne kadar güvenebiliriz ???

Ayrıca özellikle belirtmek istediğim bir şey daha var.Parlamento da herhangi bir başlık oylanırken 2/3 çoğunluk olması gerekiyor , yani % 65 ve her madde teker teker oylanıyor.Referandumda % 51 olması yeterli ve bütün maddeler birlikte oylanıyor.Ne kadar adil , sağlıklı yada ne kadar mantıklı?

Rigid bir anayasa olarak görülen 1982 anayasası bile , şu an yapılmaya çalışılan düzenlemeden çok daha net , önceden görülebilir , neden – sonuçları açık , toplum tabanına hitap eden bir anayasadır.

Değişmeyen tek şey değişim.Ülkemizin ilerlemesi adına yapılacak her türlü değişikliğe , yeniliğe ve iyileştirmeye herkesin seve seve katılacağına inanmaktayım.Sadece bu kadar ittirme , zorlama , kendi çıkarlarını koruma , zaten pek yufka yürekli olan Türk milletinin vicdanını , duygularını sömürerek bundan kendine rant sağlamak , bunu da yangından mal kaçırır gibi ışık hızıyla yapmak milleti değil , kendi cebini , konforunu , geleceğini düşünmek oluyor.

Billboardlarda şu günlerde gördüğümüz şehit aileleri ,engellilerse duygu sömürüsünün daniskası.”Askerlik yan gelip yatma yeri değil” demişken , “Ananı da al git” demişken , şimdi pozitif ayrımcılıktan bahsetmek , gözyaşı dökmek, trajikomik …

Dokunulmazlık ve özelleştirmeler konusuna hiç girmiyorum.Ki bence en can yakıcı 2 başlık bunlardır.12 Eylül’den gerçekten hesap sormak isteyenlerin önce dokunulmazlıkları kaldırmaya yanaşması gerekiyor.İçim sızlayarak baktığım özelleştirmelerin , etkisini , ekonomik konjonktürde Türkiye’ye neler sağlayacağı ve Türkiye'den neler götüreceğini gelecek yıllar çok çok daha net gösterecektir.

Siyaset öyle uzun soluklu bir sahne ki 1961 Anayasası , 1983 doğumlu olan beni , 2010 yılında hala etkiliyor.Atatürk devrimlerini çok hızlı gerçekleştirmiş olabilir.Gerçek devrimler hızlı gerçekleşir.Bu bir devirme politikasıdır.Torunlarımızın dahi hayatını etkileyecek bir kararın bu kadar hızlı verilmemesi gerektiğinin bilincinde olmamız gerekiyor.

Haydi o zaman : Bişey yapmalı ...