Salı, Temmuz 21, 2009

görünmeyeni görünenden çıkar...



ÖSS tercihi yapacaklar gibi işte önümde 3 üniversitenin sosyal bilimler enstitüleri web sayfaları harıl harıl sorularımı yanıtlayacak bir bilgi arıyorum.Ön kayıt ,sınav,kesin kayıt tarihleri,harçlar,istenen belgeler,kontenjanlar,başvuru şartları,o kadar düzensiz,karışık ki bilgiler,hiçbir şey anlamadım.


Sırf yabancı dil sınavını geçemediği için akademik ünvanı harcanan yıllara rağmen inatla sabit kalan,hiyerarşi sıralamasında maalesef alt sıralarda yer alan hocalara istinaden ,günden güne değişen kanunlar,sonu gelmeyen kurallarla boğuşuyorum birkaç saattir.Tezli yüksek lisansta ÜDS puanı istiyor fakat tezsiz de istemiyor mu,çift yandal var mı,hangi bölüm mezunu hangi alanda yüksek lisans yapabiliyor,sorularıma cevap bulamadım,hatta bildiklerimin doğruluğundan kuşku duyar oldum.

Telefona sarılacağım mecburen.Hadi buradaki üniversiteye giderim ama diğer şehir çok uzak! Cismiyle ,canlı canlı karşısında duran öğrencilerin sorularına bile cevap vermeyen,konuşmaya tenezzül etmeyen,hiç meşgul olmadığı halde -müş gibi yapan, pek muhterem öğrenci işleri çalışanlarının insafına kalacağım işte,belki olur ya boş bir anına denk gelip,bir gaflette bulunup açarlarsa telefonu diye.

Ankara’da geçirdiğimiz 3 gün boyunca, her bulduğu fırsatta yanıma gelip muhakkak gitmelisin,bu deneyimi yaşamalısın,ilerde buna fırsatın olmayacak diye sürekli beni gaza getirmeye ,teşvik etmeye çalışan D’nin gazını gelmek ; dün gece ve bugün içimi kaplayan boşluk,aitsizlik duygusunu çekip giderek hayata geçirmek istiyorum.Sadece beni bunaltan bu şehirden değil ,bu topraktan gitmek,anadilimden uzaklaşmak,bilmediğim ve hiç anlamadığım dillerin konuşulduğu başka karalara ayak basma isteğim var.

Nobel Ekonomi Ödüllü Wassily Leontief ‘in kulaklarını çınlata çınlata çalıştığımız,kendimizi paralayarak öğrendiğimiz ,3. Dünya ülkeleriyle,zengin sanayi ülkeleri arasındaki dengesizliğe bile çözüm getirmiş, pek etkili analizi bile çözüm bulmuyor input,output dengesinin mümkün olamadığı hayatlara.

Kılıç kuşanmaya,karşı koymaya takatim yok gibi hissediyorum bugün,üstüme yığılan kocaman gerçeklerin arasından kalkacak gücü bulamadım bu saate kadar, bir “Görünmez El “de ben bekledim belki “Kara Perşembe” misali.Bana da mecburen A.Smith ve F.Quesnay belirsizliğini hala koruyan, her gün tekrarlatılarak beynimize kazınan liberalizm mottosu kaldı yüksek sesle tekrarlamak üzere: Laissez Faire, Laissez Passer…